Tüm dünyada dijital pazarlama endüstrisinin gelişmesi için kurulan ve halen 33 ülkede faaliyet gösteren IAB’nin (Interactive Advertisement Bureau) Türkiye merkezi IAB Türkiye, “2011 Dijital Reklam Yatırımlarını”nı açıkladı.
IAB Türkiye 2007 yılında; Türkiye’de dijital pazarlama endüstrisinde düzenleme yapmak, sektörün uluslararası standartlarda gelişmesine katkı sağlamak, Türkiye’yi küresel pazarda en doğru şekilde tanıtmak amacıyla 23 sektör temsilcisi tarafından bir platform olarak kuruldu. 2011’in Temmuz ayında dernekleşme sürecini tamamlayan IAB Türkiye, son yıllarda ciddi artış gösteren “Dijital Reklam Yatırımları”nın 2011 yılındaki hacmini ilk kez açıkladı.
İstanbul Şişhane’deki X Restaurant’ta, 27 Mart Salı günü IAB Türkiye Başkanı Ahmet Pura’nın, İcra Kurulu Üyeleri ile birlikte açıkladığı 2011 Dijital Reklam Yatırımları Raporu AdEx-tr, kırılımları ve tanımlarıyla birlikte sunuldu.
IAB Türkiye 2011 Dijital Reklam Harcamaları Raporu’na göre;
• Display, arama raporu, mobil reklam, ilan sayfaları, e-posta, in game advertising gibi uygulamalardan oluşan internet reklam yatırımları toplamı; 721 milyon TL,
• Gösterim/tıklanma bazlı reklam, video, sponsorluk ve gelir paylaşımlı reklam yatırımlarından oluşan “Display Reklam Yatırımları”; 294 milyon TL,
• Ücretli sıralama, arama motoru görüntülü reklam ağından oluşan “Arama Motoru Reklam Yatırımları”; 339 milyon TL,
• Mobil gösterim ve mobil opt-in SMS/MMS’den oluşan “Mobil Reklam Yatırımları” 25 milyon TL, oldu.
• İlan sayfaları reklam yatırımları 58 milyon TL olurken, e-posta ve in game advertising reklam yatırımları toplamı 5 milyon TL olarak gerçekleşti.
IAB Türkiye Başkanı Ahmet Pura “İnternetin ‘en hızlı gelişen mecra’ ünvanını koruduğunu gördük. Türkiye’nin büyüme trendi dünya ile benzerlik gösteriyor. Örneğin World Federation of Advertisers (WFA) 2011 yılı dünya toplam reklam yatırımlarının büyüklüğünü 501,7 milyar $ olarak öngörürken, Boston Consulting Group’un yaptığı bir araştırmaya göre, 2010’da tek başına ABD’de internet ekonomisinin büyüklüğü 684 milyar $’a ulaşmış, GSMH’dan aldığı pay %4,7’ye çıkmış. Bu araştırma internetin 2016’ya kadar dünyanın ilk 20 ülkesinde ortalama %10 büyüyeceğini, bu rakamın gelişmekte olan ülkelerde iki katına çıkacağını ortaya koyuyor.
Benzer şekilde ZenithOptimedia’nın 2012 Mart tarihli araştırması, internet reklam yatırımlarının 2014’e kadar yılda ortalama %21 artacağını öngörüyor. Araştırma, bu dönemde özellikle display ve ücretli arama reklam modellerinin öne çıkacağını gösteriyor. Türkiye verileri, uluslararası araştırmalarda öngörülenlere uygun bir seyir izliyor” dedi.
Türkiye’nin, 25 milyon kullanıcı sayısı*** ile internet nüfusu açısından bölgesinde Rusya’dan sonra ikinci büyük ülke konumunda olduğunu vurgulayan Ahmet Pura, internet kullanıcılarının %56’sının erkek, %44’ünün kadın*** olduğuna, ayda ortalama 49:45 saatini*** internette geçirdiklerine dikkat çekerek internetin medya tüketim alışkanlıklarını değiştirdiğini belirtti. Örneğin**** 15-34 yaş aralığında, internetten televizyon izliyorum diyenlerin oranı toplamda %74,41 iken, internetten radyo dinliyorum diyenlerin oranı %76,21, gazete okuyorum diyenlerin oranın ise %69,33 olduğunu belirtti.
Ahmet Pura ayrıca IAB Türkiye’nin kısa ve orta vadeli hedeflerini de paylaştı. Pura şunları söyledi: “IAB Türkiye, ajans – reklamveren – medya üçlüsünün aynı çatı altında buluştuğu, sektörün ortak yararı için birlikte çalıştığı bir meslek örgütü. Bu özellik IAB’yi benzersiz kılıyor, farklı bakış açılarının analiz edilmesine, sektöre bütünsel bir anlayışla yaklaşılmasına imkân veriyor. Dijital dünya hızla gelişiyor. Pazarlama iletişiminin, marka yönetiminin, işletmelerin paradigmaları değişiyor. Konvansiyonel akıl dijital akla dönüşüyor. Bu ortamda gençliğin dinamizmi ile deneyimi birleştirdik. Hedefimiz dönüşümün uluslararası standartlarda gerçekleşmesine destek vermek, sürdürülebilir bir büyüme modeli geliştirilmesine katkı sağlamak, kontrolsüzlüğün yol açabileceği tehlikelerin önüne geçerek, sektörel denetim mekanizmalarını geliştirmek, Türkiye’yi EMEA bölgesinin djital hub’ına dönüştürmek. Bu hedefler doğrultusunda çeşitli çalışmalar başlatmış bulunuyoruz. Avrupa’nın önemli dijital organizasyonları arasında yer alan Interact’ı İstanbul’a almak, atılacak ilk adımlar arasında bulunuyor. Ayrıca IAB Europe Yönetim Kurulu’na girmeyi ve IAB’nin uluslararası yapılanmasında öne çıkan ülkeler arasında yer almayı amaçlıyoruz.”
***Kaynak: Gemius SA
****Kaynak: IAB Türkiye İnternet Ölçümleme Araştırması Kasım 2011
Hakkımda
Hakkımda: Computerworld, PcWorld, BThaber, Btnet.com.tr, Btdunyasi.net gibi basılı ve online yayınlarda editörlük, Yazı işleri müdürlüğü gibi görevlerde bulundu. Doğan Gazetecilik bünyesinde Arabam.com'da Kurumsal Satış Müdürlüğü görevinde bulundu. Tüm bu işlerinin yanı sıra Newtech dergisi'nde birkaç yıl köşe yazarlığı yaptı. Seminerler ve akademilerde dijital reklam üzerine çeşitli sunumlar ve eğitimler veriyor. Halen belogic.co dijital performans ajansında co-founder olarak profesyonel iş hayatına dijital reklam dünyasında devam ediyor.
Detaylı bilgi için tıklayınız
27 Mart 2012
16 Mart 2012
Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş!
Cahil Cesareti üzerine ig Nobel ödüllü güzel bir araştırma;
Dunning-Kruger Sendromu
Televizyon izlerken birilerine bakıp da "Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş" diye düşündüğünüz oldu mu hiç?
Ya da işyerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı? Onlara bakıp "Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi?
Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD'li bu hissi çok yaşamış olacak ki, iki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı:
"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."
Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:
Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Bitmedi...
Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...
Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin "kendilerine güvenleri" müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı.
Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise "en alçakgönüllü" deneklerdi; soruların yüzde 70'ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:
"İşinde çok iyi olduğuna" yürekten inanan 'yetersiz' kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu 'cahillik ve haddini bilmeme' karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. 'Eksiler' kariyer açısından 'artıya' dönüşür. Sonuçta, 'kifayetsiz muhterisler' her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler...
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında 'fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler...
Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler...
Muhtemelen üstleri tarafından da 'ihtiras eksikliği' ile suçlanırlar... "Ne olur fazla mütevazi olmayın!... "Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...
Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı."
Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:
"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır."
Yazan: Ece Temelkuran
Dunning-Kruger Sendromu
Televizyon izlerken birilerine bakıp da "Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş" diye düşündüğünüz oldu mu hiç?
Ya da işyerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı? Onlara bakıp "Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi?
Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD'li bu hissi çok yaşamış olacak ki, iki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı:
"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."
Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:
Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Bitmedi...
Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...
Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin "kendilerine güvenleri" müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı.
Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise "en alçakgönüllü" deneklerdi; soruların yüzde 70'ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:
"İşinde çok iyi olduğuna" yürekten inanan 'yetersiz' kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu 'cahillik ve haddini bilmeme' karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. 'Eksiler' kariyer açısından 'artıya' dönüşür. Sonuçta, 'kifayetsiz muhterisler' her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler...
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında 'fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler...
Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler...
Muhtemelen üstleri tarafından da 'ihtiras eksikliği' ile suçlanırlar... "Ne olur fazla mütevazi olmayın!... "Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...
Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı."
Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:
"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır."
Yazan: Ece Temelkuran
06 Ocak 2012
Reytingsiz Dönemde Neler Olacak?
TİAK’ın AGB ile reyting sözleşmesini fesh etmesinden sonra, 27 Aralık tarihindeki TİAK A.Ş. Yönetim Kurulu’nda alınan kararlar doğrultusunda, TNS’in reyting ölçümüne başlama süreci hızlandırılmıştı. Nitekim, sözleşme gereği hizmet başlangıç tarihi Eylül 2012 olan ve 3500 hanede ölçüm yapacak TNS, alınan karar sonucunda, 1 Mayıs 2012’de, 5 ilde, 1045 hane ile hizmete başlayacak. Geri kalan haneler ise ana sözleşmede belirlenmiş olan Eylül ayında tamamlanacak.
Bu gelişme sonrasında, TİAK’ın bilgisi dahilinde, medya ajansları ve ölçülen ana TV kanalları bir araya gelerek, Ocak-Nisan 2012 dönemi için izlenecek yöntemi tartıştı. Sonuçta, aşağıda ana hatlarıyla yer alan metodolojiyle ileriki aylara reyting projeksiyonu yapılacaktır:
Kuşak spotları için, 22 Kasım-19 Aralık tarihleri arasındaki, program bazında kuşak ortalamaları baz olarak alınacaktır.
Baz reytingler üzerine, bir önceki yılın aynı dönemine bakılarak, OPT ve PT ayrı olmak üzere, aylık TV izlemedeki değişim yansıtılacaktır. Değişim oranı her hedef ktile için ayrı hesaplanacaktır. Hesaplama kriterleri ile ilgili antant kalınmıştır.
Program tekrarlarında, orijinal yayın performansı belli bir oranda düşürülecektir. Tekrarın, orijinal yayınla aynı saatte ya da farklı saatte olmasına göre farklı hesaplama yöntemi uygulanacaktır. Hesaplama kriterleri ile ilgili ant ant kalınmıştır.
Bant reklamlar için yine aynı dönemdeki program reytingleri baz alınacaktır.
Program gün değişikliklerinde, programın aynı zaman diliminde yayınlanması durumunda, eski günün reytingi kullanılacaktır.
Her kanal ve ajans yeni yayına giren programlar için kendi belirlediği kriterler doğrultusunda reyting tahmini yapacak, bu konu iki taraf arasında pazarlığa tabi olacaktır.
Her farklı hedef kitle için reytingler yukarıdaki yöntemle bulunacaktır.
Kaynak: Smgconnected.com'dan alıntılanmıştır.
REYTİNG NE İDİ NASIL ÖLÇÜLÜR İDİ? MERAK EDİYORSANIZ TIKLAYINIZ
05 Ocak 2012
DİJİTAL DÜNYADAN GÜNCEL İŞ İLANLARI
- Altıparmak/Balparmak – DİJİTAL PAZARLAMA YÖNETİCİSİ
- Bücürük Tekstil A.Ş. – E-Ticaret Stajyeri
- Daynex E-Ticaret ve İnternet Reklamcılığı – Sosyal Medya Uzmanı ( Yetiştirilmek Üzere )
- DirectComm – Sosyal Medya Topluluk Yönetimi Uzmanı
- Disual Digital Visuals – Web Tasarımcısı
- DO-RE Dış Tic. Ltd. Şti. – E-TİCARET / WEB SİTELERİ SORUMLULARI
- Doğan Online – Müşteri Hizmetleri Yetkilisi
- DOĞAN TV HOLDİNG – Sosyal Medya Sorumlusu
- FLO – E-TİCARET YÖNETİCİSİ
- FORD OTOMOTİV SAN. A.Ş. – Kurumsal İletişim Uzmanı
- LTB Jeans – SOSYAL MEDYA TAKİPCİSİ
- PGS HOTELS – SOSYAL MEDYA UZMANI
- SİMFER – E-Ticaret Uzmanı
- TEKNOSA – ONLINE PAZARLAMA VE İÇERİK GELİŞTİRME UZMANI
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)